12 Nisan 2013 Cuma

Ölüyorum Açlıktan

     Yorugucu bir günün, saçma bir haftanın sonuna yaklaşırken an be an, selam çakalım buradan hayallerimize, bir gün daha yaklaştığımız özlemlerimize. Selam çakalım batacak olan Güneş'e, doğacak olan Ay'a, açacak olan çiçeğe ötecek olan kuşa, selam çakalım ota boka.

     Şizofrenik sancılarımın en yoğun saatlerine yaklaşıyorum, simgesel bir silüetinle. Alıyorum seni karşıma, fısıldayarak haykırıyorum içimden geçenleri sana. Gözlerini gözlerime kilitlediğin an, dayanamıyorum bir kez daha ölüyorum. Ne ölüm ama... Bir resmin ilişiyor gözüme ve ben, bir gün daha yaşamaya çalışıyorum. Bir gün daha direniyorum yokluğuna. Yaşamak direnmektir, diyor Ferhat Tunç.

     Her gün bir mektup yazıp postalıyorum. Alıcı yok, adres yok, gönderen yok. Her gün bir demet çiçek sipariş ediyorum. Telefon yok, çiçek yok, çiçekçi yok. Her gün bir düş kuruyorum. Sen yoksun, ben yokum, biz asla olamadık.

     Bak! Nasıl açım şimdi. Bir avuç sevgiye, bir parça ilgiye bir kucak dolusu sana... Nasıl açım bilemezsin. Yüzyıllarca yesem doymam sanırım. Yanında koca bir kadeh şarap, hatta iki kadeh olsun. Biri kırmızı, biri beyaz olsun. Tokuşturduğumuzda kadehlerimizi, kelebekler uçuşsun etrafımızda, bahar kokuları dolsun içimize. Ben, sen kokayım, seni içeyim, seninle sarhoş olup hülyalara dalayım. Sen, buz gibi dudaklarınla öp beni. İçim ürpersin ama teninle ısınayım ben.

     Bak! Ölüyorum açlıktan. Hadi doyur beni...

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Blogger Witget